Şehit olmak herkese nasip olmayan bir mertebedir. Onlar ölmez, yüce yaradanımızın yanında en güzel cennet bahçelerindedirler.
ŞEHİD ALİ ANTEPLİ
Hatay ili Kırıkhan ilçesi Muratpaşa Mah. Nüfüsuna kayıtlı 1973 doğumlu, 1994 Yılında VAN ili GEVAŞ ilçesi kırsalında PKK Terör örgütü mensupları ile girdiği çatışma esnasında şehit oldu.
Şehidimizi annesi Hatice hanım ve kardeşi Bestami Antepli’ye sorduk.
KARDEŞ BESTAMİ ANTEPLİ:
Ali abim 4 çocuklu ailemizin en büyüğüdür. İlkokulu Cemal Gürsel’de, ortaokul ve liseyi Gazi lisesinde tamamladı. Mustafa Kemal Üniversitesi Muhasebe bölümünden mezun oldu. Okulda ve çevresinde sevilen biri olan abim, giyim -kuşamına dikkat eder, kış mevsiminde bile beyaz takım elbise giyer, ayağına çamur bulaştırmazdı. Çok titiz olan abim minyon yapılı, sosyal bir kişilikti. Gazi lisesinde ilk masa tenisi turnuvasını kendisi başlatmıştı. Çok iyi masa tenisi oynardı. Basketbol oynardı. Çarşı esnaflarımız kendisini çok severdi. Hiç kavga sevmez, uzlaşmacı bir kişiliği vardı. Sorunları konuşarak çözme taraftarıydı. Abim kendi dönemindeki entelektüel gençlerden biriydi. İnsanlarla diyaloğu mükemmeldi. Doğayı çok severdi.
Askerlik görevi için Piyade olarak Aydın’a gitti. Hayatında sapan dahi kullanmamış olan, abim, bizlere hiç sormadan Jandarma Özel Harekat Komutanlığına müracaat etti. Manisa/Kırkağaç’da sınavlara katıldı. Kazandıktan sonra 3 aylık Komando eğitimi aldı. Tayini ise Van ilçesi Gevaş ilçesine çıktı.
Henüz 7 aylık görevliydi. Terör örgütü PKK’nın Türkiye de bir durgunluk döneminin müteakiben ikinci süreçte hortladığı ilk saldırı ve ilk çatışma bu hain saldırısına maruz kaldılar. Abim ağır makinalı (MG-3) tüfek kullanırdı. Abim operasyondayken ekmekleri bitiyor ve 12 kişilik bir kuvvetle fırına gidiyorlar. Fırıncı teröristlerin yardım ve yatakçısıymış. Ekmekleri alıp, Tim olarak dönüşe geçip ormanlık araziden açık alana doğru ilerledikleri esnada 8 kişilik bir terörist grup Pusu kuruyor. Teröristler ilk olarak roket atarlarla saldırıyorlar. Çatışma anında abim 5 tane terörist öldürüyor. Çünkü ölen teröristlerin üzerinde yapılan incelemede, yalnızca MG-3 mermilerinin isabet ettiği görülüyor. Ama ağabeyim de orada omuzundan yaralanarak yere düşüyor. Kalkıp çatışmaya tekrar devam ediyor. Teröristler roketatar atmaya halen devam ediyorlar. O esnada abimin yüzüne şarapnel parçası isabet ediyor. İşte o anda abimle birlikte 6 silah arkadaşı şehit oluyor, 6 arkadaşı ise yaralanıp gazi oluyorl.
Diğer silah arkadaşları yaralı olmalarına rağmen geriye kalan 3 teröristi de öldürüp tüm grubu imha etmişler.
Bu çatışma esnasında abimin korumalığını yaptığı Komutanı olan bir Albay’da yaralanmıştı. O Komutan cenaze merasimine de katılmıştı. Geldiğinde kolu halen sargıdaydı. Abimin naaşını görmemize izin verilmedi. Tabutuyla birlikte defnettik. Abim bir kız seviyormuş. Bizler hiç görmedik, halen de bilmiyoruz kim olduğunu ama 6-7 yıl boyunca, sevgililer gününde abimin mezarına bırakılan bir gül gördük.
ANNE HATİCE ANTEPLİ
Oğlu Ali’nin eğitimi devam ettiği için askerliği tecil ettirmişti. Ama kendi isteği ile tecilini bozdurup askere gitti. Ama ben gitmesini istememiştim. Duyduğumda içime bir sancı düşmüş içim adeta kavrulmuştu. Diğer çocuklarım askere gittiğinde hiç kaygı duymamıştım. Askere gideceği gün yan odaya geçti, duvara kolunu koyup yüzünü dayadı ve ağlamaya başladı. Çok ağladı. Sonra bana: “Ana babamız öldü ve yok. Ben askere gidiyorum. Kardeşlerim, yetimler sana emanet !” dedi. Asker gideceği gün ben kendisini yolcu edemedim. Ağlamaktan yürüyemiyor, sık sık baygınlık geçiriyordum. 1 kız 3 oğlan emanet etti bana. Rahmeti babası da Ali’yi çok severdi. “Dünyam” derdi ona. Onun için Dünya bir yana Ali bir yana idi. Her iki dedesinin de adı Ali olduğu için onların adını koymuştuk oğluma.
Alim’in sevdiği bir kız vardı. “Ana bana o kızı alır mısın?” dedi bir defasında. Alırım oğlum, neden almayayım, sen hayırlısıyla git-gel kızı sana isteriz inşallah” dedim.
Kısmet değilmiş işte damat etmek, mürüvvetini görmek.
Telefonla sıkı sık görüşürdük. O zamanlar her evde telefon yoktu. Komşumuzun telefonundan görüşürdük. Şehit olmadan 2 gün önce aradı:” Anne ben dağa çıkıyorum operasyonu bitirip gelince ararım seni, korkma burada sorun yok sen hiç beni düşünme” dedi. Sesini son kez o anda duydum. O gece sabaha karşı rüyamda bir çalı yığını gördüm. Ali anne diye bağırıp o çalıların dibine düştü. “Yavrum diye sıçrayarak uyandım. Hayırdır inşallah dedim. O gün evimize bir asker geldi. Karakola kadar gitmemiz gerekiyor dedi. Ben anladım, çığlık atttığImı hatırlıyorum. Bayılmışım sonrasını hatırlamıyorum. Bir saat sonra şehit haberini aldım. 2 gün sonra ise Ali’mi tabutla getirdiler. Görmek istediğimde Komutanlar bana “Teyze Ali’yi nasıl hatırlıyorsan aklında, hayalinde öyle kalsın, görmesen daha iyi olur dediler. Tabutuyla birlikte defnettiler.
Şehit olduktan sonra da 2 defa rüyamda gördüm onu. Bir defasında ben hastaymışım. Yılan evimize doğru geliyormuş. Sımsıkı tuttum sarıldım o anda. Tekrar gidecek diye ama rüya işte. Bir defasında da başında simit dolu bir tepsi, etrafındaki çocuklara simit dağıtırken gördüm rüyamda. Kuzuma dualar ediyor, hayırlar yapıyorum.
KARDEŞ BESTAMİ ANTEPLİ:
Ben 20 yıldır Devlet Memuruyum. Bizlere hiç haram yedirmedi, haram da yemedi. Haram yemeyin, kimsenin malına, namusuna dil-el uzatmayın diye bizlere öğütler verirdi. Abimiz şehit olduğu için askerlikten muaf olma hakkımız var. Fakat ne ben ne de diğer kardeşim askerlikten muaf olmayı düşünmedik. Aksine ben askere gitmek için dilekçe yazdım. 100 yıl önce şehit olan insanlar bizden daha da değerli insanlardı. Düşüncemiz şudur:” Eğer biz bu vatanda yaşıyorsak bu vatan için Çanakkale’de 250 bin insanımız fedakarca şehit olmuşsa, bizlerde fedakarlık yaparak şehit olacağız. “Çanakkale de alimlerimiz de şehit olmuştur. Biz Devletimizi ve Milletimizi seviyoruz. Devletimiz bizler için ne gerekiyorsa yaptı halen de yapıyor. Devletimize teşekkür ediyoruz.
Bütün şehitlerimizin Ruhu şad olsun.